Arabuluculuk, iki veya daha fazla kişi arasında bir anlaşmazlığı çözmek için tarafsız bir üçüncü kişinin, yani arabulucunun yardımını almayı ifade eder. Arabuluculuk süreci, tarafların anlaşmazlık konusunda uzlaşmaya varmalarına yardımcı olmak için yapılan resmi bir süreçtir.
Türkiye'de arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na dayanmaktadır. Bu kanun, uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözülmesini teşvik etmek ve yargı sistemini rahatlatmak amacıyla 2013 yılında yürürlüğe girmiştir.
Arabuluculuk süreci, tarafların gönüllü katılımıyla gerçekleşir ve arabuluculuk, mahkemeye gitmeden önce veya dava süreci sırasında kullanılabilir. Arabuluculuk sürecinde, tarafların bir araya gelmesi, sorunlarını açıkça ifade etmesi, bir anlaşmaya varmak için müzakere etmesi ve sonunda bir uzlaşmaya varması beklenir. Arabulucu, bu süreçte taraflara yardımcı olur, iletişimi kolaylaştırır ve anlaşmazlığın çözümü için uygun önerilerde bulunabilir.
Türkiye'de arabuluculuk, özellikle işçi işveren anlaşmazlıkları, ticari anlaşmazlıklar ve aile içi anlaşmazlıklar gibi birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Zorunlu Arabuluculuk, iki veya daha fazla taraf arasındaki belirli türdeki anlaşmazlıkların çözümünde arabuluculuğun yasal olarak zorunlu kılındığı bir sistemdir. Bu sistemde, tarafların uyuşmazlık yaşadıklarında öncelikle arabuluculuk sürecine girmeleri gerekmektedir. Yani, dava açmadan önce arabuluculuk sürecine başvurmak zorunlu hale gelir.
Zorunlu arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların daha hızlı, daha ekonomik ve daha az yargıya başvurarak çözülmesini hedefler. Bu sistem, mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve yargılama süreçlerini daha etkin hale getirmek amacıyla uygulanabilir. Ayrıca, arabuluculuk sürecinin taraflara daha uzlaşmacı bir ortam sağladığı ve ilişkilerin korunmasına yardımcı olduğu düşünülmektedir.
Türkiye'de, özellikle işçi işveren anlaşmazlıkları ve tüketici ile satıcı arasındaki anlaşmazlıklar gibi belirli alanlarda zorunlu arabuluculuk uygulanmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda, tarafların arabuluculuk sürecine başvurmadan önce dava açmaları genellikle yasal olarak mümkün değildir. Zorunlu arabuluculuk, 2018 yılında Türkiye'de yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi işveren uyuşmazlıklarında zorunlu hale getirilmiştir.
İhtiyari Arabuluculuk, taraflar arasındaki anlaşmazlığın çözümü için gönüllü olarak başvurulan bir arabuluculuk sürecidir. Yani, tarafların uyuşmazlık yaşadıklarında dava açmadan veya yargıya gitmeden önce arabulucuya başvurmaları durumunda gerçekleşir.
İhtiyari arabuluculukta, tarafların katılımı ve onayı esastır. Taraflar, kendi aralarında veya belirli bir arabulucu tarafından sunulan hizmetlerden yararlanmak isterlerse, arabuluculuk sürecine girmek için karar verebilirler. Bu süreç, taraflar arasındaki anlaşmazlığın daha hızlı, daha ekonomik ve daha uzlaşmacı bir şekilde çözülmesini sağlamak amacıyla kullanılır.
İhtiyari arabuluculuk, taraflar arasındaki ilişkilerin korunmasına ve uzun süreli dava süreçlerinden kaçınılmasına yardımcı olabilir. Taraflar, arabuluculuk sürecinde kendi çözüm önerilerini sunabilir ve uzlaşma sağlanması için birlikte çalışabilirler. Ancak, bu süreçte taraflar, arabulucunun önerilerini zorunlu olarak kabul etmek zorunda değildirler. Uyuşmazlık arabuluculuk yoluyla çözülemezse, taraflar hala dava açma hakkına sahiptirler.
İhtiyari arabuluculuk genellikle ticari anlaşmazlıklar, aile içi anlaşmazlıklar, komşuluk anlaşmazlıkları gibi çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Bu tür anlaşmazlıklarda, tarafların kendi istekleri doğrultusunda arabuluculuk sürecine başvurması daha yaygındır.